İş ve yaşam dengesi mi, iş ve yaşam entegrasyonu mu?

Çalışma ve Yaşam Dengesi

9-5 mesailerin yeni bir forma kavuştuğu çağda, iş ve yaşam arasındaki dengeyi de yeniden düşünmemiz gerekiyor. Bu konudaki en güncel trend ise iş ve yaşam entegrasyonu olarak öne çıkıyor. Bu yazıda iş-yaşam entegrasyonunun tanımına, iş-yaşam dengesiyle farklarına ve bu uyumu yakalayabilmek için yapılması gerekenlere değineceğiz.

Diyelim ki bankada bir işiniz var, mesai saatleri içinde oraya uğramanız gerekiyor fakat işten çıkamıyorsunuz. Veya sevdiğiniz biri hastalandı, onun yanında olmak istiyorsunuz fakat o saatlerde çalışıyorsunuz. Örneğin çocuğunuzun veli toplantısı var fakat tam zamanlı olarak ofiste bulunmanız bekleniyor ve izin almak istemiyorsunuz.

Evet, bunlar, uzun yıllar boyunca 9-5 mesaili çalışanların yaşadığı problemler arasındaydı. Bu çalışma düzeni verimli, üretken, sağlıklı ve sosyal bir hayat yaşamanın bir gereği olarak iş ve yaşam dengesinin vurgulandığı bir dönemdi. Sonra işler değişti, ofiste bulunmak birçok işletme tarafından zorunlu tutulmamaya başladı ve çalışanlar uzaktan çalışabilme olanağına kavuştu. Çalışma yaşantısını kökten değiştiren bu trend, pandemiyle birlikte yeni bir boyut kazandı, profesyonel sorumluluklar ve sosyal gereksinimler arasında denge kurmanın yollarını da değiştirdi.

Kurum içi iletişim, insan kaynakları, bilgi yönetimi ve kurumsal kaynak yönetimi süreçleri için teknoloji çözümleri geliştiren Weoll olarak bu yazımızda, iş ve yaşam dengesi kavramının bir sonraki adımı olarak tanımlanan iş ve yaşam entegrasyonu kavramına odaklanacağız. Hazırsanız, başlayalım.

İş ve yaşam entegrasyonu nedir?

İş ve yaşam entegrasyonu, kişisel ve profesyonel yükümlülüklerin dengelenmesinin yeni yoludur. Bildiğimiz anlamıyla iki tarafın sorumlulukları arasında uzlaşmaz bir çatışma oluşturan iş-yaşam dengesinin güncel bir formunu sunan iş ve yaşam entegrasyonu, her iki kavramı da birbirlerine fayda sağlayacak biçimde bir araya getirmeyi amaçlar. Çalışanlar, iş ve yaşam entegrasyonunu sağlarken profesyonel yükümlülüklerine ve kişisel hayatlarına uygun, ortak bir zaman çizelgesini takip eder. Bu sayede hiçbir alan eksik kalmaz ve iş-hayat entegrasyonu bireylere hayatın tüm yönlerinde sinerjiyi artırmanın yolunu sunar.

İş ve yaşam entegrasyonunun iş ve yaşam dengesinden farkları nelerdir?

Entegrasyon ve denge, temelde ortak bir noktaya odaklanıyor: Kişisel ve profesyonel sorumluluklar arasında bir denge ve düzen sağlamak. Fakat bu iki kavram arasındaki temel fark, bu dengenin sağlanış biçiminde yatıyor.

Profesyoneller, bugüne dek çalışma zamanını ve kişisel zamanı birbirinden kesin çizgilerle ayırmayı seçiyor, mesai sonrası işleriyle ilgilenmemeyi iş ve yaşam dengesini sağlamak olarak yorumluyordu. Bugün ise entegrasyon, her iki zaman dilimini kendileri için en iyi biçimde tasarlamalarına olanak tanıyor. Her iki yükümlülük alanının bir karışımını ortaya çıkarmayı esas alan iş ve yaşam entegrasyonu, çalışanların zaman yönetimini tamamen kendi kendilerine belirlemesi için olanak tanıyor.

Zira bugünün iş dünyası bu esnekliği sunmaya hazır bir ortam vaat ediyor. Çok uluslu şirketlerde çalışanlar, farklı saat dilimlerinde çalışırken eski düzende kişisel saatlere denk gelecek zamanlarda işle ilgilenmek durumunda kalabiliyor. Öte yandan uzaktan çalışma, gün içinde, mesai saatleri sırasında dışarı çıkıp kişisel işleri tamamlamak için uygun bir zemin sunuyor. İş planını doğru yapan disiplinli çalışanlar, iş ve yaşamı keskin çizgilerle ayırmadan da hiçbir sorumluluklarından ve gereksinimlerinden ödün vermemeyi başarıyor.

UC Berkeley Haas İşletme Okulu İnsan Kaynakları ve Yönetim Dekan Yardımcısı Michelle Marquez, bu konuyla ilgili “İş-yaşam entegrasyonu, bireylerin büyük resme ve tüm bu bileşenlerin sinerji etkileşimine bakmasını sağlayan bir yaklaşım” ifadelerini kullanıyor. “Eşit bir şekilde dağıtılması gereken iş ve yaşam unsurlarının birbirleriyle rekabet ettiği duygusu, entegrasyonda ortadan kalkıyor.” Zira iş ve yaşam entegrasyonu, iki kavramın kusursuz harmonisini amaçlıyor.

İş ve yaşam entegrasyonunun faydaları

İş yerinizde mutlaka hem işinde iyi performans gösteren, hem de sosyal hayatıyla öne çıkan arkadaşlarınız olmuştur. Hayatımızın iki yönünü oluşturan bu kavramlar arasında kurulacak uyum, doğrudan performansımıza, yaşam doyumumuza, ruh sağlığımıza ve hatta fiziksel sağlığımıza etki ediyor. İş ve yaşam entegrasyonunu sağlayabilen kişiler, aşağıdaki kazanımları elde ediyor:

● İşi ve yaşamı aynı potada eritmek, herhangi birinden ödün vermeden hayatın tüm yönlerine eşit zaman ve dikkat ayırmaya yarıyor.

● İki büyük olgu arasında kesin bir çizgi çekmeyi öngören ve bugünün çalışma koşullarında pek de olanaklı olmayan önceki versiyonuna göre daha gerçek ve pratik bir yaklaşım sunuyor.

● İş ve yaşam entegrasyonu sayesinde bireyler iki boyuta da aynı anda yanıt verebiliyor. Örneğin evden çalışarak hem aileleriyle aynı ortamda vakit geçirmiş oluyor, hem de işlerinden uzak kalmıyor.

● Dengenin bozulması ruh halini etkilemiyor. Örneğin ofiste çalışan bir kişi, kabul edilmiş mesai saatleri sonrasında gerçekleştirilecek iş için ofis binası içinde bulunmak zorunda kalmıyor. Bilgisayarını ve diğer iş ekipmanlarını eve veya olmak istediği yere götürerek kısa bir zaman daha ayırıp o günün işini o an stres seviyesi artmadan tamamlayabiliyor.

● İş ve yaşam entegrasyonu, bireylere bir önceliklendirme sorumluluğu da kazandırıyor. Hangi işin ve sorumluluğun daha öncelikli olduğuna karar veren bireyler, bir sonraki adıma ulaşmak için daha motive çalışıyor. Bu sayede bir günün 8-9 saatini çalışmaya ayırırken doğru zaman yönetimiyle o saatler arasında örneğin ev işleri de tamamlanabiliyor. Böylece sosyal aktivitelere daha çok zaman kalması bile oldukça doğal hale geliyor.

İş – yaşam entegrasyonu nasıl sağlanır?

Hayattaki tüm büyük kararlarda olduğu gibi bu yeni çalışma ve yaşama dengesi seçiminde de bireylerin öncelikle kendilerini tanımaları ve entegrasyonun en doğru biçiminin ne olduğuna karar vermeleri gerekiyor. Bu noktada yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor:

● İş-yaşam entegrasyonunun sizin için ne anlama geldiğini bilin. Hangi noktalarda problem yaşadığınızı ve bu düzenle ne hedeflediğinizi keşfedin. Hedeflerinizi belirledikten sonra işvereninizle görüşmeniz gerekiyorsa, yalnızca talep ve şikayetlerle değil, öneri ve çözümlerle gidin.

● Denemeye istekli olun. Bu dengeyi bir gecede, tek bir değişiklikle kuramayacağınızı bilin. Deneme-yanılma yapmaktan çekinmeyin. İlk süreçte yapacaklarınız için farklı zaman dilimleri seçin.

● Örneğin bir hafta spor salonuna sabahları, bir hafta akşamları gidin. Akşam yiyeceğiniz yemeği gün içinde, çalışma zamanınızın bir kısmını ayırarak yapmayı deneyin.

● Bakış açınızı değiştirin. Belirli bir rutine sahip olmak iş-yaşam dengesine ait bir özellik olsa da önemli olan şeyleri önceliklendirmeyi rutine dönüştürün. Her şeyi bir güne sığdırmaya değil, programınızı esnek tutmaya odaklanın.

● Suçluluk duymayın. İşinizi ve kişisel yaşamınızı bütünleştirmek istiyorsanız, suçluluk duygusunu bir kenara atmanız gerekir.

● Bunu talep etmeniz sizi kötü bir çalışan yapmaz, başarısızlık anlamına gelmez. Aksine en yüksek verimi ve motivasyonu elde etmenizi amaçlar. Üretkenliğinizi bu şekilde koruduğunuzun, bağlılığınızı bu şekilde sağladığınızın farkına varın.

İşverenler, iş-yaşam entegrasyonunu teşvik etmek için neler yapabilir?

Elbette bu durum yalnızca çalışan tercihlerine göre şekillenmiyor. İşletmelerin buna uygun, esnek bir çalışma modeli uygulaması ve çalışanlarına güvenmesi gerekiyor. Ortak çalışma saatlerinin, rutin toplantıların belirlenmesinden sonra esnek bir model sunabilen ve çalışanlarının işlerini zamanında bitireceğinden emin olan işletmelerin, çalışan mutluluğunun müşteri memnuniyeti ve iş başarısı olarak geri döndüğünün farkına vararak esnek modellere sıcak yaklaşması gerekiyor.

Şirket içinde tüm departmanlar arasında böyle bir düzende uyumu sağlamak için teknolojinin olanaklarından da yararlanılabiliyor. Weoll, tam da bu noktada devreye giriyor. Yeni nesil dijital uygulamalarla iş ve iletişim süreçlerini güçlendirerek kurumlara değer katmak ve çalışan bağlılığı ile verimliliğini artırmak odağında çözümler geliştiren Weoll, kurum içi iletişim ve süreç yönetimi platformuyla tüm organizasyon tek bir dijital çatıda bir araya gelmesini olanaklı kılıyor.

Weoll platformu, insan kaynakları,kurum içi iletişim,bilgi yönetimi ve kurumsal kaynak yönetimisüreçleri için oldukça özelleştirilebilir ve ölçeklenebilir bir yapı sunuyor. Google Workplace ve Office 365 gibi en yaygın iş çözüm ailesiyle entegre çalışabilen Weoll, bir işletmenin güçlü insan kaynakları, etkin iletişim ağı, esnek organizasyon yapısı ve verimlilik için ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri sunuyor. Şirketler, Weoll sayesinde şu olanaklara kavuşabiliyor:

● Şirkete ve kurum kültürüne dair tüm bilgilerin tek bir platformda toplanması

● Çalışanlara özel kampanyalar, yan haklar, izin, avans ve bordro yönetimi modülleri

● Kurum içi iletişim için blog ve sosyal medya çözümleri

● Kutlama kültürünü yaygınlaştıracak araçlar

● Düzenli geribildirim toplayarak çalışan deneyimini iyileştirme

● Kurum içi girişimciliği teşvik edecek fikir paylaşım ve tartışma ortamı

● Otomobil, toplantı odası gibi şirket kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı

● Çalışan etkileşimi araçlarıyla sürekli bağlı departmanlar

● Duyuru ve ilan için özel çözümler

● Kodsuz altyapıyla özelleştirilebilen formlar, sihirbaz ve editörler

● Görev yönetimi için kolaylaştırıcı altyapı

Tamamen bulutta çalışan, bu sayede donanım gerektirmeden dakikalar içinde kuruluşa özel hale getirilebilen ve kullanıma açılan Weoll perakende ve dijital odaklı sektörlerin yanı sıra holding gibi çatı yapılara da uygulanabiliyor. Weoll olanaklarını ayrıntılı keşfetmek için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-mail listemize kayıt olun!

En yeni içerik ve kampanyalarımızdan haberdar olmak için kaydolun.

Top