5 maddede Z kuşağının iş yerinden beklentilerini anlamak:

5-maddede-z-kusagini-anlamak

İşgücünün demografisi her geçen yıl değişiyor ve 1997-2012 yılları arasında doğan Z jenerasyonu farklı sektörlerde ilk rollerini almaya başlıyor. Peki, organizasyonların bu genç kuşakları etkilemek için nelere özen göstermesi gerekiyor? Weoll olarak bu yazıda Z kuşağının karakteristik özelliklerine ve işverenlerinden beklentilerine odaklanacağız.

Üniversite öğrenimi ortalama 4 yıl sürdüğünü düşünürsek, 2000 doğumlu bir gencin, bu yıl 4 yıl süren lisans eğitimi tamamladığını ve staj veya yeni mezun programlarıyla ilk iş deneyimi edinmeye başladığını söyleyebiliriz. Evet, iş gücü ve işyerinin demografisi her geçen gün değişiyor ve Z kuşağı bugün çalışma ortamında daha çok yer ediniyor. İş verenler, genç kuşakları, özellikle Z gibi kendine ait özellikleriyle öne çıkan ve diğer jenerasyonlardan farklılaşan bir grubu etkilemek için yalnızca eğlenceli aktiviteleri önceleyerek ve dönemsel etkinlikler yaparak memnun edeceği yanılgısına düşmemesi gerekiyor.

Weoll olarak bu yazıda öncelikle Z kuşağının genel karakteristiğini tanıyacağız, ardından bu karakter özellikleriyle öne çıkan gençlerin işverenlerinden beklentilerine odaklanacağız.

Kimdir bu Z kuşağı?

Dijitalin içine doğan, toplumsal konulara duyarlı, aklın yolunu izlemeye önem veren ve ifade kabiliyetleri önceki kuşakların benzer dönemlerine kıyasla çok daha gelişmiş olan Z kuşağı, diğer jenerasyonlara benzemiyor. Pew Research Center tarafından yürütülen bir araştırmada bu farklılıklar aşağıdaki gibi ortaya koyuluyor:

Çeşitlilik Z kuşağının normudur.

İnternetle birlikte büyüyen ve farklı topluluklarda kesintisiz iletişimler kurabilen Z kuşağı için çeşitlilik, oldukça önemli bir başlık olarak sayılıyor. Ergenlik dönemi, farklı ırk, dil, din, etnik köken, cinsiyet ve cinsel yönelimlere önceki kuşaklara göre daha kapsayıcı olan bu kuşak, dünyanın neresinde olursa olsun konuşulması tabu olan konuların teorik düzlemde tartışılmaya başlandığı bir ortamdan geliyor. Bu farklılıkları aşmaları ve hatta kucaklamaları, kendilerinden yaşça büyük insanlara karşı çok daha kolay oluyor.

Dünyanın ilk dijital yerlileri!

Küresel danışmanlık şirketi McKinsey’in Z kuşağının genel özelliklerini incelerken ilk kez kullandığı dijital yerli (digital native) kavramı, bu kuşakla fazlasıyla özdeşleşiyor. Kendilerinden bir önceki kuşak, Y kuşağı teknolojinin ve onun getirdiği kolaylıkların farkındalığına büyüme süreçlerinde sahip olurken, göre Z kuşağı dünyaya geldikleri ilk anda ekranlarla, dokunmatik arayüzlerle, eğlencenin ve öğrenmenin mobil bir versiyonuyla karşılaşıyor. Bu açıdan yeni teknolojileri doğal ve içgüdüsel olarak benimseyebilen Z kuşağı, hayatlarının her alanında son teknolojiyi kullanmak istiyor.

Pragmatist ve finans odaklı bir kuşak…

Z kuşağının zihni genel anlamda finans ve refah odaklı çalışıyor. 2008-2012 Küresel Ekonomik Krizi’nde ebeveynlerinin zorlandığı noktaları gören, pandemi ve onu izleyen küresel resesyon endişeleriyle karşı karşıya gelen Z kuşağı, ebeveynlerinin yaşadıklarını yaşamamak için pragmatist bir tutum takınıyor ve güvenceli yaşama öncelik veriyor. Bu da onların istikrarlı işlerde çalışmak isteğini, akıllı yatırımlar yapma motivasyonunu ve harcama yaparken izledikleri muhafazakâr yaklaşımı açıklıyor.

Z kuşağı zihinsel sağlığa daha çok önem veriyor.

Z kuşağı dediğimizde kendinin uçtan uca farkında olan, olmasa dahi bunun için çabalayan bir kuşaktan söz ediyoruz. Kimilerinin “en yalnız nesil” olarak da adlandırdığı bu kuşak, sosyal medyada öne sürülen yaşam tarzlarına öykünmekle geçen çocukluk ve ergenlik dönemlerinde aldıkları ruhsal hasarlarla mücadele ediyor. Dünyanın çalkantılı zamanlarına, zengin-yoksul arasındaki farkın giderek daha açıldığı bir döneme, ayrımcılığın ve adil olmayan uygulamaların yaygınlaşmasına tanıklık eden bu kuşak duygusal tehditlere karşı daha açık bir portre çiziyor. Bu farkındalıkları onları önceki kuşaklara kıyasla görece daha kırılgan yapsa da, mücadele kabiliyetleri de o ölçüde artıyor.

Z kuşağı küresel ve toplumsal konulara daha duyarlıdır.

Bir önceki maddenin bir sonucu olarak, dünyanın gittiği yere karşı daha çok sorumluluk üstlenen bu kuşak, aktivist hareketlerde rol almaya da daha istekli görünüyor. Politik açıdan şimdiye kadarki en aktif ve ilerici nesil olarak görülen Z kuşağı, azınlık haklarına, iklim krizine, ekonomik adaletsizliklere önceki kuşaklara kıyasla ses çıkarma eğilimi gösteriyor. Çözümü birlikte aramaya, bu süreçte işbirliğine de açık olan kuşağın tepkisi yalnızca sözde kalmıyor, çeşitli inisiyatiflerle faal aktivizm hareketlerine de dönüşüyor.

Z kuşağı işverenlerinden ne bekliyor?

Z kuşağının genel özellikleri yukarıdaki gibi şekillenirken, işgücünde daha çok rol almaya başlayan bu kuşağın işverenlerinden beklentileri de karakteristiklerine göre farklılık gösteriyor. Çalışma ortamını iyileştirmek için başlatılan ve her işletmenin herkes için çalışma ortamı açısından ‘harika’ bir yer haline gelmesine yardımcı olma göreviyle faaliyet gösteren Great Place To Work’ün 350’den fazla şirketteki 32 bini aşkın Z kuşağı mensubuyla yaptığı araştırmanın sonuçlarını yayımladığı makalede bu beklentiler listeleniyor.

Çeşitlilik ve kapsayıcılık

Kuşağın ilk karakteristiğiyle özdeşleşen bu talep, %47’sinin kendilerini farklı dil, ırk ve yönelimle tanımladığını bildiğimiz Z kuşağının şimdiye kadarki en “çeşitli” nesil olmasıyla ilişkileniyor. Z kuşağı, liyakatten ödün verilmeden işyerinde farklı kimliklerin temsillerine yer verilmesini bekliyor. Z kuşağını elde tutmak isteyen şirketler bu konuda aşağıdaki adımları atabiliyor:

● En iyi yetenekleri bulabilmek için aday çeşitliliğini artırmak.

● Diğer çalışanları ve daha eski kuşakları çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık konularında bilgilendirmek.

● Üst düzey yönetimlerde ve liderlik ekiplerinde farklı kimliklerin temsilini sağlamak.

Yaşanabilir ücretler

Araştırmaya göre, finansal refah düzeylerine önem veren ve bu noktada pragmatist bir yaklaşım benimseyen Z kuşağının yalnızca %69’u adil bir ücretle çalıştıklarını düşünüyor, ki bu rakam diğer kuşakların 7 puan gerisinde kalıyor. Büyürken tanık oldukları ekonomik problemlerin üstüne bizzat karşı karşıya kaldıkları pandemi ve ona bağlı ekonomik daralma döneminden zarar gören Z kuşağı, işverenlerin daha adil, yaşanabilir ücretler sunmalarını bekliyor.

Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı

Amerikan Psikoloji Derneği’nin, silahlı şiddet, iklim değişikliği, siyasi istikrarsızlık, ırksal hesaplaşma ve salgın gibi önemli küresel zorluklarla karşı karşıya kalan Z kuşağını “en stresli nesil” olarak tanımladığı biliniyor. “Psikolojik ve duygusal olarak sağlıklı işyeri ortamı” ile “gerektiğinde işten izin alabilme” gibi talepleri açısından önceki kuşaklardan 7 puan önde olan Z kuşağı, paydaşların birbirine ruhsal olarak zarar verdiği, rekabetin yıpratıcı olduğu çalışma ortamlarını tercih etmiyor. İşverenlerinin onları ve duygusal sağlıklarını önemsemelerini bekleyen bu kuşak, ne hissettikleri hakkında daha çok saygı görmek istiyor.

Amaç ve anlam arayışı

Great Place to Work araştırması, Z kuşağının işlerinin ne kadar özel bir anlamı olduğu konusunda diğer nesillerden 8 puan daha düşük bir sonuç verdiğini gösteriyor. İşyerinde fark yarattıklarını 7 puan daha az düşünen bu çalışanların, çalıştıkları şirketin geleceğine dair söz hakkı aldıkları noktada işyerine bağlılıkları artıyor. Şirketin vizyonunu paylaşmak, üretilen değere ortak olmak ve daha çok değer üretilmesine katkıda bulunmak için daha çok konuşmak istiyor. Bu noktada işverenlerin çalışan görüşlerini düzenli olarak toplayabileceği, onlara fikir danışabileceği teknolojilerden yararlanması gerekiyor.

Sıcak bir karşılama

Yazının başında belirttiğimiz gibi, bu kuşak iş hayatına henüz atılıyor ve bu noktada ilk iş deneyimleri için sıcak bir karşılama, işe alım süreçlerinin verimliliğini artırabiliyor. Karşılama paketleri, on-boarding deneyimi, vakit kaybetmeksizin ilk günden itibaren ekipman desteği ve katılımın teşvik edildiği bir diyalog ortamı, Z kuşağının hevesini artırmak açısından faydalı olabiliyor.

Weoll ile Z kuşağının beklentilerine yanıt verin

şgücünün değişen gereksinim ve beklentilerine uygun olarak tasarlanan Weoll, bir kurum içi iletişim ve süreç yönetimi platformu olarak şirketlerin iş ve iletişim ihtiyaçlarına uçtan uca yanıt verebiliyor. Kolaylıkla özelleştirilebilen hazır iş süreçleri sunan ve kodlama bilgisi gerektirmeyen sihirbazlarıyla işletme ihtiyaçlarını teknik desteğe gerek duymadan çözmeye yarayan Weoll, farklı gereksinimlere şu şekilde yanıt veriyor:

● İnsan kaynakları süreçleri: Temelde ortak bir çalışma kültürü oluşturmayı teknolojiye emanet eden Weoll, çalışanlara özel kampanyaları ve sağlanan yan hakları ortak bir platformdan duyurarak çalışan bağlılığına katkıda bulunuyor. İzin, avans ve bordro yönetimini de içeren İK süreçlerinde anket yapmaya, fikir paylaşımına, günlük duygu durumunu ölçmeye, başarıları kutlamaya teşvik eden Weoll, geri bildirim alma işlemini oldukça kolay hale getiriyor.

● Kurum içi iletişim süreçleri: Weoll tarafından kurum içi iletişim odağında geliştirilen çözümler, blog, kurum içi sosyal medya, doğum günü kutlamaları, kıdem başarıları, aramıza yeni katılanlar ve galeriler gibi farklı modüllerle dijital ortamda etkileşimi daim kılıyor. Duyuruların ortak bir platformdan şirketin tüm paydaşlarıyla paylaşılabildiği Weoll, geri bildirim sürelerini kısaltmakla kalmıyor, iletişimi de senkronize ediyor.

● Bilgi yönetimi süreçleri: Z kuşağına sıcak bir karşılama yapmak ve şirket uyum süresini kısaltmak isteyen işletmeler, Weoll’ün geliştirdiği dosya yönetimi, görev yönetimi araçlarıyla şirkete ait dokümanları tek bir noktada erişilebilir hale getiriyor. Geribildirim almayı, iş ve onay aşamalarını hızlandıran bir çözüm sunan Weoll, çalışanların yetki sahibi olduğu kurumsal dokümanlara ortak bir alandan ulaşmasını kolaylaştırıyor.

● Kurumsal kaynak yönetimi süreçleri: Tek bir platformda birçok kurumsal ihtiyaca yanıt vermeyi başaran Weoll, toplantı odası, araba gibi, çalışanların ihtiyaç duyduğu şirket kaynaklarının etkin paylaşımını da pratik bir forma dönüştürüyor. Şirket kaynaklarının yanı sıra hammadde yönetimi, lojistik, satın alma, dijital evrak ve arıza bildirimi gibi alanlara da dokunan teknolojileriyle Weoll, kurumsal kaynak kullanımında şeffaflığı ve görünürlüğü artırmaya yarıyor.

Weoll’ün perakende, dijital gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için veya holding yapılarına uygun olarak geliştirdiği özellikleri keşfetmek için bu bağlantıyı ziyaret edebilir, Weoll kullanan işletmelerin imza attığı başarı hikayelerine bu bağlantıdan tanık olabilirsiniz.

Facebook
Twitter
LinkedIn

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-mail listemize kayıt olun!

En yeni içerik ve kampanyalarımızdan haberdar olmak için kaydolun.

Top