Nöro-İnsan Kaynakları Yönetimi Kavramının Tanımı ve Özellikleri
Sinir bilimini anlıyoruz ama insan kaynaklarıyla ilişkisi ne olacak? Kesinlikle haklısınız. Çünkü “Nörobilim ve İnsan Kaynakları” Türkiye’de ilk kez bilimsel bir isimle, Özbozkurt ve arkadaşlarının bir Türk İnsan Kaynakları yöneticisiyle yapılan röportaj analizini içeren çalışmasında kullanıldı. Sinirbilim, pazarlama, ekonomi vb. konulara aşinalık. Daha çok diğer konularda uygulansa da özellikle son zamanlarda global İK araştırmalarında önemli bir yere sahip. İK’da sinirbilim araştırmaları genellikle; eski sorunlara yeni yaklaşımlar sağlamak, çalışanların katılımını ve yenilikçiliği artırmak için kullanılır. İnsan beyninin incelenmesi belki de stratejik insan kaynakları yönetimindeki en heyecan verici uygulamalardan biridir. Neuro-HR; Çalışan seçimi ve işe alımı, çalışan-şirket uyumu, nitelikli adayların elde tutulması, motivasyonun artırılması ve yüksek performans gibi konularda İnsan Kaynakları profesyonellerine rehberlik eder. Sinir bilimi ve beyin fonksiyonlarına odaklanmak İK için zor ve uzak bir görev gibi görünebilir. Bazı ilkelerin anlaşılması ve doğru yöntemlerin başarıyla uygulanmasıyla Neuro-HR, çalışanların ve İK profesyonellerinin potansiyelini en üst düzeye çıkarmaya aday olarak değerlendirilmektedir.
İK’da Sinir Bilimi Nasıl Uygulanır?
Lim, “Bilinçaltıyla baş etmenin bir yolu, onu hissetmeye zaman ayırmaktır” diyor. “Bilinçaltında neler olup bittiğini ne kadar çok bilirsek, onu o kadar iyi anlayabilir ve ondan yararlanmanın yollarını bulabiliriz.” diyor. Bu tam olarak ne anlama geliyor? Harvard Business Review’da yayınlanan bir makaleye göre; Neuro-HRM, göz takibi yoluyla sinirsel tepkileri inceleyerek şirketlerin işe alım süreçlerinde doğru yetenekleri bulmasına yardımcı oluyor. İş planlaması daha profesyonel yapılır ve bireysel iş uyumu optimize edilir. Performans incelemeleri sırasında çalışanları anlamanıza yardımcı olacak bir sinirbilim tekniğinin de sıklıkla önerilmesi muhtemeldir. Çalışan, amirini değerlendirirken işten çıkarılmamak için bir öz kontrol mekanizmasını devreye sokuyor ve fiili değerlendirmeden kaçınıyor. Neuro-HRM, çalışan memnuniyeti anketleri ve 360 derece performans değerlendirme yöntemiyle çalışanların gerçek duygularını gizleme eğilimini ortadan kaldırmaya hazırlanıyor.
Çalışanların memnunmuş gibi davrandığı ve gerçek sorunlarını dile getirmediği durumlar, çalışan davranışını ve deneyimini olumsuz etkiliyor. Bu durumun temel nedeni, çalışanların yönetimin istenmeyen bir tepki vermesi durumunda işlerini kaybedeceklerini düşünmeleridir. Anketler doğru bilgi içermediği için firmalar sorunlara çözüm bulamıyor. Bu elbette şirketin başarısının önünde bir engel ve takiben gelen süreçlerde firmaların büyümesinin önünde duran faktör olarak düşünülebilir. Yapılan çalışmalar sonrasında Neuro-HRM’nin tüm bu sorunların önüne geçebileceği, çalışanların motivasyonunu ve verimliliğini artırıcı unsurları sağlıklı bir şekilde hayata geçirebileceği görülüyor. Sinir Bilimin en önemli ilkelerinden biri duygusal zekadır. Temel olarak zekanın her şey olmadığını kanıtlıyor. Psikolog Daniel Goleman’ın kitabı, duygusal zekanın (EQ), bir kişinin yaşamdaki başarısını geleneksel zekadan (IQ) daha doğru bir şekilde gösterdiğini kanıtlıyor. Maalesef İK hala IQ’ya ve nadiren diğer zekalara odaklanıyor. Bir İnsan kaynakları departmanı böyle küçük hataları yaparak çalışanlarını, çalışanlarının güvenliğini, firmanın sektördeki itibarını kaybetmesine sebep olabilir. Böyle durumların yaşanmaması adına asıl olan şey, insan kaynakları görevlilerinin durumdan haberdar olması, anlattığımız üzere doğru zeka tipine bakması ve kararlarını ona göre vermesi diyebiliriz. Firma uzun ya da kısa vadede zarar görmez, aksine itibar anlamındaki gelişmesi uzun vadede büyüme anlamına bile gelebilir. İnsan kaynakları görevlisi dahi olsanız, firmanızın sürdürülebilir bir gelişme ve büyüme içerisinde olmasını isteyeceksinizdir, zira her şeyin sonunda o sizin işiniz olarak görmeniz gereken hayatınızın bir kısmı denebilir.