Weoll Blog

Dijitalleşmenin hız kazandığı bir dönemde, kurumların verimliliği artırma yolları da köklü biçimde değişiyor. Artık sadece daha fazla çalışmak değil, daha akıllı çalışmak önemli. Bu dönüşümün merkezinde ise yapay zekâ teknolojileri yer alıyor. Özellikle yapay zekâ asistanları,

Ofis hayatı, toplantılar, e-postalar, raporlar, takip listeleri ve sürekli tekrarlanan görevlerle doludur. Bu yoğunluk, çalışanları hem zihinsel hem fiziksel olarak yorar ve verimliliği düşürür. Ancak son yıllarda ofis dünyasında devrim yaratan bir teknoloji bu yükü hafifletmeye

Yapay zekâ, müşteri hizmetlerinde çığır açan dönüşümler yaratıyor. Chatbot’lar, sesli yanıt sistemleri, yapay zekâ destekli öneri motorları ve otomatik e-posta cevaplayıcılar, müşteri deneyiminin birçok noktasında devreye giriyor. Bu gelişmelerin ortasında ise temel bir soru belirmeye başladı:

Dijital dönüşüm, artık sadece teknolojik bir trend değil; kurumların sürdürülebilirliği için bir gereklilik hâline geldi. Bu dönüşümün temel taşı ise BPM yani Business Process Management (İş Süreçleri Yönetimi) olarak öne çıkıyor. BPM, yalnızca süreçleri haritalamakla kalmaz,

Modern iş dünyasında iletişim yalnızca konuşanları değil, dinleyenleri de içerir. Ancak hibrit ya da ofis temelli ortamlarda her zaman sesi çıkan kişiler ön planda olurken, sessiz çalışanlar sıklıkla geri planda kalabiliyor. Oysa sessiz çalışanlar da fikirleri,

Pandemi sonrası iş dünyasında birçok kavram kökten değişti. Bu değişimlerden en önemlisi, şüphesiz hibrit çalışma modeli oldu. Yani çalışanların bir kısmı ofisteyken bir kısmı uzaktan çalışıyor. Bu esneklik verimliliği artırsa da, kurum içi iletişimde kopukluk, hibrit

Dijital dönüşüm, sadece yeni teknolojilerle değil; bu teknolojilerin birbiriyle uyumlu çalışmasıyla anlam kazanır. Günümüzde kurumlar iş süreçlerini dijitalleştirirken; BPM (Business Process Management), DMS (Document Management System) ve AI (Artificial Intelligence) çözümlerini tek tek uygulamaya alıyor. Ancak

Günümüz iş dünyasında sezgilere dayalı karar alma yöntemleri, yerini çoktan veri odaklı yaklaşımlara bıraktı. Ancak veri tek başına yeterli değildir. Gerçek değer, bu verinin anlamlandırılması, görselleştirilmesi ve eyleme dönüşebilir hâle getirilmesiyle ortaya çıkar. Bu noktada devreye

İş dünyasında hız, verimlilik ve sürdürülebilirlik artık sadece tercih değil, zorunluluk hâline geldi. Bu yeni düzenin önemli bir parçası da kâğıt kullanımını azaltmak, hatta tamamen ortadan kaldırmak. Ancak “kâğıtsız ofis” kavramı hâlâ birçok işletme için ulaşılması